Robert Skidelsky, zamanımızın önde gelen iktisat tarihçilerinden olup, Baron unvanı taşıyan ve Lordlar Kamarası üyesi olan Skidelsky”nin en ünlü eseri, John Maynard Keynes”i anlatan üç ciltlik, ödüllü, biyografidir.
2018 yılında yayınlan kitap, Ekim 2021 de Tellekt tarafından Türkçe ye çevrilerek yayınlanmıştır. Kitap 552 sayfa dır.
Kitabı Keynes’in fikirlerini temel alarak ana akım iktisadın eleştirisi olarak niteleyebiliriz.
Makroekonomiyi yeniden bir analiz birimi haline getirerek okurlara 2008-2009 ekonomik çöküşünün Keynesyen çözümlemesini sunan Para ve Devlet kitabı, iktisat biliminin geçmişine, geleceğine ve nasıl değişmesi gerektiğine dair eleştirel bir inceleme.
Öncelikle kitabın son zamanlarda okuduğum en iyi iktisat kitabı olduğunu söyleyebilirim. Kitabın genelinde ana akım iktisadın eleştirisi yapılmaktadır. Özellikle Friedman”la birlikte merkeze yerleşen para politikası ve merkez bankalarının önemi artarken, maliye politikalarının geri plana itilmesinin ekonomiler üzerinde yarattığı yıkıcı etkiler anlatılmaktadır. Yazar kitapta özellikle 2008-2009 ekonomik çöküşünün sağlam bir analizi sunuyor.
Günümüzün en seçkin politik iktisatçılarından Skidelsky, okurları Keynes’in “büyük fikir”inin temel unsurlarıyla tanıştırmayı ve iktisadın katı bir bilim olmadığını göstermeyi; ayrıca gelecek nesil iktisatçıları kavramsal hapishanelerinden kurtulmaları ve para ve devlete hak ettikleri rolleri vermeleri için cesaretlendirmeyi amaçlıyor. Makroekonomiyi yeniden bir analiz birimi haline getirerek okurlara 2008-2009 ekonomik çöküşünün Keynesyen çözümlemesini sunan ‘Para ve Devlet’, iktisat biliminin geçmişine, geleceğine ve nasıl değişmesi gerektiğine dair eleştirel bir inceleme.
Kitaptan Bazı Kısımlar;
- 2008 çöküşünün nedeni özel borç birikimiydi; bu da büyük oranda borç verenler tarafındaki sahtekârlıkla borçlananlar tarafındaki miyopluğun bir sonucuydu.
- Kısacası, regülasyon sisteminde yaşanan evrim, finans sektörü için eşi benzerine rastlanmadık ölçüde müsamahakâr bir ortam yarattı. Devletler, finansal yeniliklerin servet yaratıcı gücüne inanmayı seçtiler ve bu ürünlerin anlaşılmayacak kadar kapalı hale gelebileceği tehlikesine karşı gözlerini yumdular. Bu araçların yapısı o kadar karmaşık hale geldi ki, tehlike potansiyelleri ölçülemez ve takip edilemez hale geldi.
- Sovyetler Birliği kapitalist Batı’nın iktisadi performansıyla aşık atmayı başaramasa da, komünizmin cazibesi kapitalist sınıfın gücünü yıllarca dengelemeyi başarmıştı. Fakat 1990’dan itibaren neoliberal devlet yönetimi rakipsiz kaldı. Kendisini siyaseten kabul edilebilir kılan savaş sonrası düzenin korumacı özelliklerini zayıflattı ya da tümden bordadan attı. Ütopyacı teorilere esir olmuş ve tarih cahili serbest piyasa ideologları cehennemin taşlarını döşemeye hazırdılar.
- Önümüzdeki yüz yıl boyunca bize yardımcı olmalarını istiyorsak, aralarındaki tüm farklılıklara rağmen büyüklükleri kendilerini iktisatla sınırlamamalarından gelen Adam Smith, Karl Marx, John Stuart Mill, Thorstein Veblen, Karl Polanyi, Friedrich Hayek Joseph Schumpeter ve John Maynard Keynes gibi düşünürleri iktisat öğrencileri kendilerine örnek almalılar.
- Almanya’nın Keynesçilikle flörtünün kısa sürmesi, kendi modeli olan “Ren Kapitalizmi”nin 1980’lerin neoliberal reaksiyonun karşısında sağ kalmasını sağladı.
- Friedman tüm bu söyledikleriyle iki yüz yıl önceki David Hume’u çağrıştırmaktaydı. Enflasyonun parasal araçlarla arttırılması, ançak enflasyon artışı bekleniyorsa mümkün olabilir. Fakat işçiler sonsuza dek aptal yerine konamaz.
- 2008-2009 çöküşünün yapısal nedenleri içerisinde eşitsizleşmenin payı nedir? Buradaki argüman şudur: Gelir ve servet dağılımı ne kadar eşitsiz olursa, bir ekonominin harcama temeli o kadar kırılgan ve bu nedenle finans sisteminde yaşanacak güven bunalımına karşı o kadar hassas olacaktır.